2025 UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE BULUNDURMA VEYA KULLANMA SUÇU

2025 UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE BULUNDURMA VEYA KULLANMA SUÇU

Uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya
bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu (TCK 191)

TCK 191. Md. şu şekildedir:
TCK Madde 191
(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
(3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
(6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
(7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
(8) Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
(9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.
(10) (Ek: 27/3/2015-6638/12 md.) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanma Suçunun Cezası Nedir?
Suçun temel hali, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişiye yönelik hapis cezasını içerir. Bu kişilere, 2 yıldan başlayarak 5 yıla kadar hapis cezası uygulanır.

Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kötüye kullanılması, gerek dünyada ve gerek ise ülkemizde, her geçen gün hızla artmaktadır. Gelir dağılımındaki eşitsizlikler, insanların yeterince eğitim ve sağlık hizmeti alamaması, bu tip suçların işlenmesini artıran önemli etkenler olarak kendisini göstermektedir.

Bunun yanı sıra, özellikle teknolojinin hızla gelişimi, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin daha çok ve daha ucuza mal edilmesini kolaylaştırmıştır. Son zamanlarda sentetik bir kısım uyuşturucu ve uyarıcıların çok ucuza mal edilmesi ve bunların toplumlar arası mübadele edilmesindeki kolaylıklar dikkate alındığında, gerek ülkemiz ve gerek ise tüm dünya insanları için tehlikenin büyüklüğü bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Bunun yanı sıra, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullananların ceza yaptırımı ile karşılanması, uygulanacak cezanın gerek özel ve gerek ise genel önleme fonksiyonu bir tarafa, bu suç için esas olanın tedavi olduğu da göz ardı edilmemelidir. 

Korunan hukuki yarar, 6545 sayılı Kanun ile getirilen TCK m.191 hükmü ve uyuşturucu ve uyarıcı maddenin de açıkça suç sayılan eylem kapsamına
alınması ile birlikte, "bireyin sağlığını da kapsar nitelikte genel sağlık veya kamu sağlığı" olarak ifade edilmektedir.. Örneğin, uyuşturucu krizine girmiş birinin doktor veya hastaneye başvurma imkânın bulunmadığı bir yerde, sırf bu kriz halini geçirmek amacıyla ve bununla sınırlı olmak üzere, bir kimseden, uyuşturucu satın alması, verilen uyuşturucuyu kabul etmesi veya kullanması durumunda, kişinin içinde bulunduğu somut durumun özellikleri dikkate alınarak, zorunluluk halinden istifade ettirilmesi ve eyleminin, sırf bu nedenle cezalandırılmaması gerektiği göz ardı edilemez. özcüğünden hareket ile bunun bir gönüllü vazgeçme olarak anlaşılmaması gerekir. Çünkü, madde metnindeki düzenleme, esas itibariyle bir etkin pişmanlık hâlidir.

 Buradaki etkin pişmanlık hükmünden istifade edilebilmesi için, başlamış bir soruşturmanın bulunması gerekir. Soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi için cezada indirim yapılması öngörülmektedir. Bilgi vermenin gönüllü olması ve en geç hüküm verilmesinden önce gerçekleştirilmesi gerekir.

. A. KAMU DAVASININ AÇILMASININ ERTELENMESİ
Uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan dolayı başlatılan soruşturma sonunda, suçun işlendiği kanaatine ulaşılması üzerine, şüpheli hakkında, 04.12.2004 tarih ve 5271 sayılı CMK'nun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, Cumhuriyet savcısı tarafından, beş yıl süreyle, kamu davasının açılmasının ertelenmesine kararı verilmesi gerekir
(TCK m.191/2, 1.cümle)

Ertelenmesine karar verdikten sonra, şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlâl ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarmalıdır.
Buna göre; kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunun şüphelisi hakkında, kamu davasının açılmasının ertelenmesine kararı verilebilmesi için, şüphelinin daha önceki bir tarihte kasıtlı veya taksirli bir suç işlemiş olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Bunun yanı sıra, CMK m.171 hükmü gereğince aranan kamu davasının açılmasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemekten çekineceği kanaati oluşmasa bile yine de, kamu davasının açılmasının ertelenmesine kararı verilebilecektir.

Ayrıca, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesinin, bu suçtan dolayı kamu davasının açılmasından daha yararlı olacağı hususunda da bir müspet kanaatin bulunmasına da gerek bulunmamaktadır. Bir başka söyleyişle, CMK m.171/3'de belirtilen koşulların tam tersi durumlar söz konusu olsa dahi, yine de, şüpheli hakkında, TCK m.191/2 hükmü gereğince, kamu davasının açılmasının ertelenmesine kararı verilebilecektir.

 Çünkü, kanun, burada özellikle bu suçu işleyen hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve bu erteleme süresi içinde, kendisine denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması suretiyle ona bir şans daha verilmesi gerektiği düşüncesinden hareket etmektedir.

Bu nedenle, CMK'nın 171 inci maddesi hükmünde yazılı şartların var olup olmadığına bakılmaksızın, Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesine kararı verilecektir.

Burada, asıl olan husus, denetimli serbestliğin amacına ulaşmasıdır.

Buna göre; TCK'nın m.191 hükmü gereğince, hakkında denetimli serbestlik uygulanacak şüpheli bakımından, kişinin içinde bulunduğu genel
durum, uyuşturucu veya uyarıcı maddeye olan bağımlılığının şiddeti, sosyal ve ekonomik durumu, işi, ailesi vs göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, Yargıtay, askerliğini yapmakta olan bir kişi hakkında söz konusu denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmayacağına, tedbirin ancak askerlik hizmetinin sonunda uygulanması gerektiğine karar vermiştir.

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği'nin 34 maddesine göre, "denetimli serbestlik hizmetleri kapsamında, toplum içinde denetim, takip ve iyileştirilmesine karar verilen sanık veya hükümlülerin (TCK m.191 bakımından şüphelilerin), yeniden topluma kazandırılmasına yönelik çalışmalara temel oluşturması amacıyla objektif bir değerlendirme sistemi ile
risk ve ihtiyaçların belirlenmesi, denetimli serbestlik uygulamalarının temelini oluşturur".

 C. TEDAVİ YÜKÜMLÜLÜĞÜNE KARAR VERİLMESİ
TCK 191/3'e göre; "Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi halinde, denetimli serbestlik tedbiri süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir"

Hükmün bu anlatımı karşısında, denetimli serbestlik tedbiri içinde tedaviye tabi tutulmanın mutlak olmadığı, önceliğin diğer denetimli serbestlik tedbirlerinden biri olmakla birlikte, hakkında kamu davası açılmasının ertelenmesine karar verilen şüphelinin, örneğin, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanan kişi olması durumunda, ayrıca denetimli serbestlik süresi içerisinde, tedaviye de karar verilebilmesidir. Özetle, şüpheli hakkında, diğer bir denetim yükümlülüğü ile birlikte ayrıca tedaviye de karar verilmesi mümkündür.
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe
oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri
ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek
açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine
olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve
güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik
tedbiri açıkça belirtilirBurada dikkat çekici en önemli ifade, kuşkusuz beş yıllık erteleme süresi
içinde kişinin kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin
gereklerine uygun davranmaması değil uygun davranmamakta ısrar etmesi
biçimindeki soyut ifadedir. Bu nedenle uygun davranmamakta ısrar edilmesi
yükümlülük veya tedavinin gereklerine bir kez aykırı davranışı değil, en az iki
kez aykırı davranışı gerekli kıldığı ifade edilmektedir. Bu anlatım biçiminin
doğru ve anlaşılır olmadığı açıktır. Buradaki ifadenin kendisine yüklenen
yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine haklı bir gerekçe
olmaksızın uygun davranılmaması olarak değiştirilmesi gerektiği
kanaatindeyiz.

Uygulamada ortaya çıkan böylesi bir sonuç, TCK m.191 hükmünde yazılı suçun cezası kaldığı, suç ile etkin bir mücadelinin yapılamadığı biçiminde yorumlara sebebiyet verebilmekte bu ise cezanın genel önleme fonksiyonun gerçekleşmesine engel olmaktadır. Özetle, kanun koyucunun çok iyi niyetli olarak getirdiği ve esas itibariyle uyuşturucu kullanların tedavi edilmesine ve tedavinin bir an önce başlaması için söz konusu kararın Cumhuriyet savcısı tarafından alınmasına ilişkin düzenleme belirtilen nedenlerle iyi işlememekte ve suç ile mücadelede etkin olmayan sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.

 Bununla birlikte, "Sanığa gönderilecekdavetiyede tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmadığının iddia edilmesi nedeniyle duruşmaya katılıp bu konuda beyanda bulunması veya
diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi uyarısının yapılması gerekir". "Davetiye gönderilmeden ya da sanık dinlenmeden
mahkumiyet hükmü kurulamaz"

Kanaatimizce, burada asıl önemli husus, denetimli serbesti süresi içinde sanığın uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması nedeniyle mahkemece ayrıca tedaviye de karar verilmiş olması durumunda, işlenen yeni suç nedeniyle hükmün mahkemece açıklanmasına karar verilmesi durumunda, tedavi tedbirinin de sona erip ermeyeceği meselesidir.

Suçun niteliğini belirlerken aşağıdaki unsurları göz önünde bulundurabiliriz:

– Failin hareketleri
– Failin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma alışkanlığı
– Failin ekonomik durumu
– Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarı
– Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bulundurulduğu yer ve bulundurulma biçimi

Bu unsurlar, suçun cinsi ve failin kastı açısından belirleyici olabilir.

ETKİN PİŞMANLIK

TCK’nın “Etkin pişmanlık” başlıklı 192. Maddesi;

“(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz(Ek cümle: 24/11/2016-6763/16 md.) Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının 279 uncu ve 280 inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz.”

Telefon
WhatsApp
İnstagram
Telegram