Ortak Velayet Nedir? 2025

Ortak Velayet Nedir? 2025

Ortak Velayet Kavramı
Ortak velayet, velayet hakkını içeren tüm konularda anne ve babanın eşit derecede söz hakkına sahip olmasıdır. Ortak velayet uygulaması, evlilik birliği içerisinde esas alınmakta, ancak boşanma davası sonuçlandığında müşterek çocuk varsa velayet taraflardan birine verilmektedir. Boşanma avukatı, İstanbul ilinde görülen ortak velayet ve velayet davalarına ilişkin dava ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.

Türk Medeni Kanunu'nun Madde 185/II gereğince, evlilik boyunca anne ve baba çocukların bakım ve gözetiminden birlikte sorumludur. TMK Madde 336/II'ye göre, velayet hakkı kendisine verilmeyen taraf ile çocuk arasında sadece kişisel ilişki kurulmaktadır. Bu durum, evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesinin ardından velayet hakkının taraflardan birine bırakılması anlamına gelir. Dolayısıyla, boşanma sonucunda velayet hakkı hem anneye hem de babaya ortak olarak verilmemekte, tarafların ortak velayet hakkı talepleri mahkemece reddedilmektedir.

Ortak Velayet Hakkı Neleri Kapsar?
Ortak velayet hakkı, aşağıdaki maddelerin hepsini ve gerek görülürse daha fazlasını kapsamaktadır. Boşanan çiftin bu kapsamdaki yetkileri birbiriyle paylaşması ve müşterek çocuk hakkında sorunsuz karar alabilmesi, evli çiftlerin iletişimine bağlı olarak daha zor olabilmektedir. Bu nedenle, ortak velayet kararı alınırken boşanmış çiftlerin bu bilgileri göz önünde bulundurarak tekrar düşünmeleri önemlidir.

Çocuğun yerleşim yerini belirleme

  • Mesleki ve dini eğitimini seçme
  • Çocuğun adını koyma ve değiştirme
  • Çocuğun anne ve babasının sözünü dinleme yükümlülüğü
  • Çocuğa ilişkin kararlarda çocuğun görüşünün alınması
  • Çocuğun mallarının yönetimi
  • Aile birliği içerisinde çocuğun mallarının hakkaniyet sınırları içinde kullanılması

Ortak Velayet Türk Hukuku’nda Nasıl Düzenlenmiştir?
Velayet kavramı, boşanma aşamasındaki çiftlerde çocuğun üstün yararı göz önüne alınarak, çocuğun kiminle yaşamasının uygun olacağına dair karar verilecek şekilde ana veya babaya verilir. Bu uygulama yaygın olarak benimsenmiştir. Ancak istisnai durumlarda, talep üzerine hakim ortak velayet kararına da yer verebilir.
Türk Medeni Kanunu ve Ortak Velayet
Türk Medeni Kanunu’nun Madde 182’sinde, “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisini düzenlemesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas alınır. Velayeti tutan eş, çocuğun bakım ve giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hakim, istem dahilinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.” şeklindeki hüküm, hakimin takdir yetkisini vurgulamaktadır.

Çocukla ilişki kurmasına izin verilen taraf, velayet kendisine verilmeyen taraftır. Çocukla kurulacak kişisel ilişki günleri ise hakimin takdir yetkisiyle belirlenmektedir.

TMK Madde 336/2’de, evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi durumunda hakimin takdir hakkı olduğu ve velayetin eşlerden birine verilebileceği düzenlenmiştir. Ancak hakime tanınan bu istisnai yetkinin sınırını yine çocuğun üstün yararı oluşturmaktadır.

Ortak velayet kavramı, Medeni Kanun’da açıkça ifade edilmekte olup yasaklayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. Kanun koyucu, çocuğun üstün yararını gözeterek, velayetin tevdiini eşlerin birlikte veya ayrı yaşamaları kriterlerinden ziyade bu yarara göre belirlemektedir.

Ancak, çocuğun yararının tek başına velayette olmasının genel hükmün dışına çıkarak ortak velayet kararının yerinde olmadığı anlamına geldiği belirtilmelidir. Kanun koyucu, velayeti verirken eşlerin birlikte veya ayrı yaşamalarına göre değil, çocuğun üstün yararına göre belirlemektedir. Ortak velayet, boşanmış çiftler açısından hem avantajlar hem de dezavantajlar içermektedir.
Ortak Velayetin Avantajları ve Dezavantajları
Ortak Velayetin Avantajları
Ortak velayet, Türkiye’de henüz yeni bir kavram olarak kabul edilmekte ve boşanma aşamasındaki çiftlerin sıkça tercih etmediği bir karar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, bu süreçte danışmanlık almak isteyen çiftler, ortak velayetin çocuğun gelişimi açısından önemli faydaları olduğunu gözlemlemektedir.

Ortak velayet genellikle, çocuklarının gelişimine duyarlı olan ve araştırmalar yapan çiftler tarafından tercih edilmektedir. Boşanma aşamasında olan çiftler, diğer konularda anlaşamasalar bile çocukları üzerinde birlikte karar almak ve sorumluluk üstlenmek istemektedirler. Çocuk, idrak çağına geldiğinde anne ve babasının ortak kararlar aldığını fark edecek ve bu durum, onun terk edilmişlik hissinden uzaklaşmasına yardımcı olacaktır.

Eğer taraflar, çocuğun yararını düşünerek kişisel görüş ayrılıklarını bir kenara bırakabiliyor ve çocuk reşit olana kadar sürekli ve kararlı bir iletişim sürdürebiliyorlarsa, ortak velayet, boşanmamış çiftler için ideal bir çözüm sunmaktadır.

Ortak Velayetin Dezavantajları
Ortak velayetin olumsuz yönlerine gelince, boşanma davası açmış çiftlerin evlilik ilişkilerini çeşitli sebeplerle sürdürememiş olmaları önemli bir faktördür. Boşanma aşamasında veya sonrasında velayeti ortak kullanan anne ve babanın, çocuk üzerindeki kararları birlikte almaları gerekecektir. Bu süreçte fikir ayrılıkları yaşandıkça, karar almak zorlaşacaktır.

Ayrıca, çocuğu ilgilendiren konularda ortak karar alabilmek için boşanan tarafların, çocuk 18 yaşını doldurana kadar güçlü bir iletişim sürdürmeleri gerekmektedir. Evlilik birliği içerisinde anlaşamamış çiftlerin, boşanmalarına rağmen velayetle ilgili konularda sürekli ortak kararlar verebilmeleri pek mümkün değildir.

Ortak velayet, çocuğun ruhsal gelişimine fayda sağlasa da uygulanabilirliği tartışmalıdır. Boşanma davalarında kural olarak velayet, genellikle tek eş üzerinde bırakılmakta; bu nedenle boşanan çiftler, çocukları üzerinde fikir alışverişinde bulunmayı tercih etmektedir. Velayetin birlikte kullanılması, boşanma süreci ve sonrasında yaşananların çocuk üzerindeki etkisini düşünmeyi gerektirir. Bu nedenle, kanun koyucu, istisnai ve anlaşmaya dayalı olarak ortak velayet kavramını ele almaktadır.

Boşanma sürecinden en çok etkilenen taraf genellikle çocuktur. Sıklıkla, boşanma sürecine giden aşamalarda eşine yönelik öfkesini biriktiren taraf, çocuğu diğer eşine karşı bir silah olarak kullanma eğiliminde olabilmektedir. Bu durum, çoğu zaman velayetin kötüye kullanılması ile sonuçlanmakta ve velayetin kaldırılmasına yol açmaktadır.
Ortak Velayet Durumunda Kişisel İlişki Hakkı
Ortak velayet durumunda, kişisel ilişki hakkı, ebeveynler ile çocuk arasında olduğu kadar, ebeveyn dışındaki üçüncü şahısların da çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkını kapsamaktadır. Bu hak, ebeveynlik görevini birlikte yürüten anne ve babanın çocuğun yararı doğrultusunda kararlar almasıyla şekillenir. Kişisel ilişki kurma kararı, mahkeme tarafından verilmektedir ve hakim bu konuda karar verici konumundadır.

Boşanma aşamasındaki çiftler, anlaşamadıkları durumlarda hakimden velayet konusunda karar verilmesini talep ederler. Böylece, çocuk üzerindeki velayet hakkına ortak sahip olan ebeveynler, yalnızca çocuklarıyla diledikleri zaman görüşüp kararlar alabilirler.

Ortak velayet talebinin mahkeme tarafından kabul edilmesi durumunda, taraflar boşanmış olsalar bile çocuğa ilişkin kararlar, evlilik birliğindeki gibi devam edecektir. Bu noktada, ortak velayet kararı esasen evlilik birliği içindeki kararlarla ilişkilidir. Taraflar, çocuklarıyla görüşmek için hukuki bir süreç başlatmak zorunda değildir; bu nedenle çocuğu görmek için belirli bir gün ve saat sınırı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, ortak velayet durumunda çocuğun uzun süre kaldığı ebeveynin, çocuğu göstermeme suçunu işlemesi söz konusu olmayacaktır.

Ortak Velayet ile İlgili Yargıtay Kararı
Hukuk Genel Kurulu, 2012/2-799 E. 2013/389 K. sayılı kararında kişisel ilişki konusunu değerlendirirken, ebeveyn ve çocuk için güçlük ve sorun çıkarmayacak gün ve dönemlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu dönemler genellikle hafta sonları ve tatil günleridir.

Çocuğun tüm hafta sonlarını velayet kendisine verilmeyen ebeveynle geçirmesi, hem velayete sahip taraf hem de çocuk için sakıncalı sonuçlar doğurabilir. Tatil günleri ve hafta sonlarında çocuk, psikolojik olarak daha rahat hisseder. Bu ayrıcalıklı günlerin yalnızca bir tarafta geçmesi, velayeti üstlenen tarafla çocuğun arasının açılmasına ve diğer tarafla daha yakın bir bağ geliştirmesine yol açabilir. Böyle bir durumda, velayeti elinde tutan taraf, yetiştirme görevini tam olarak yerine getiremeyebilir. Ayrıca, velayeti olmayan ebeveyn, çocuğu teslim alma ve geri verme durumu nedeniyle hafta sonlarını planlayamaz hale gelebilir. Bu nedenle, kişisel ilişkide hafta sonları ve tatil günlerinin, çocuğun yaşı da dikkate alınarak, ebeveynler arasında paylaşılması makul ve adildir.

Bu Yargıtay kararı, boşandıktan sonra çiftlerin yaşadığı sorunları psikolojik açıdan iyi bir şekilde betimlemektedir. Ortak velayet, boşanan tarafların etkili iletişimi ile çocuğun ve çocukla ilişkilerini düzenli bir şekilde yürütmelerine olanak tanır. Ancak, bu aşamada çiftlerin yoğun bir çaba göstermesi gerekmektedir.

Ortak Velayete Karar Verilmeyecek Haller
Hakim, ortak velayete karar verirken çocuğun üstün yararının zarar görebileceği durumları göz önünde bulundurmalıdır. İsviçre Medeni Kanunu, bu konuda bazı ölçütler belirlemiştir ve Türk Medeni Hukuku da bu kaynağa dayanarak hareket etmektedir. Eğer taraflar arasında güçlü bir iletişim yoksa veya bu yönde bir talep yoksa, çocuğun yararı, bir ebeveynle sınırlı seviyede görüşmesi gerektiği şeklinde değerlendirilecektir; bu durumda ortak velayet kararı verilemeyecektir.

Hakimin Ortak Velayeti Değerlendirmesi
Yargı kararlarında, çocuğun üstün yararı (menfaati) kavramı, çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal, ahlaki ve toplumsal gelişimini içermektedir. Hakim, ortak velayet veya tek başına velayeti değerlendirirken boşanma sebeplerini, boşanma davası süresince tarafların iletişimini ve pedagog görüşlerini dikkate alarak kendi kanaatini oluşturacaktır. Hakim, talep üzerine ortak velayet kararını değerlendirebilir; ancak bu, kesinlikle ortak velayet kararı verileceği anlamına gelmez.

Günümüzde boşanma davalarının sayısı artmaktadır. Anlaşmalı boşanan taraf sayısı, çekişmeli boşanma davalarına yaklaşmaktadır. Anlaşmalı boşanma protokollerinde mal paylaşımı, tazminat miktarı ve müşterek çocuğun velayeti gibi konularda anlaşma sağlanması zorunludur. Ancak taraflardan sadece biri protokolde ortak velayeti talep ediyorsa, bu durumda ortak velayet kararı verilemeyecektir. Tarafların ortak kararları dahilinde velayet hakkı birlikte olursa, ebeveynler arasında sorumluluklar eşit şekilde paylaştırılacaktır. Burada ebeveynlerin ilgisi ve hakkaniyet ölçüsünde sorumluluk alması gerekmektedir. Bu sorumluluk, çocuğun hangi eğitim kurumuna gideceği, nerede yaşayacağı ve dini eğitimi gibi konularda birlikte karar vermelerini gerektirmektedir.
Ortak Velayet Kararının Kaldırılması
Ortak velayet, anne ve babanın çocuk üzerindeki haklarını amaca uygun bir şekilde kullanmadıkları durumlarda, çocuğun korunması amacıyla kaldırılabilir. Eğer kanunun öngördüğü önlemler yetersiz kalıyorsa, ortak velayet sona erdirilerek velayet hakkı taraflardan birine verilecektir. Bu durumda, eğer anne veya baba ortak velayet hakkının kaldırılmasından sonra çocuğun menfaatine yönelik fayda sağlayamazsa, her iki ebeveynin velayeti alınarak çocuğa bir vasi atanacaktır.

Anne Baba Evli Değilse Velayet Nasıl Olur?
Anne ve babanın evli olmaması durumunda, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 337. maddesine göre velayet durumu belirlenmektedir. Evlilik dışı doğan müşterek çocuk üzerinde velayet hakkı, otomatik olarak anneye verilmektedir. Bu durumda, babaya velayet hakkı ve sorumluluğu kanunen tanınmamıştır.

Tarafların evli olmaması, velayetin düzenlenmesi açısından anne ve babaya eşit haklar tanımamaktadır. Ebeveynlerin medeni durumlarının bekar olması, müşterek çocuğun farklı bir düzenlemeye tabi olmasına yol açmaktadır. Çocuk, sosyal çevresinde kendisinin ve ailesinin farklı bir statüde olduğunu hissedebilir. Bu nedenle, hem anne hem de babanın velayetinde büyüme imkanı tanınmalıdır.

Evlilik dışı doğan çocuğun velayetinin sadece anneye bırakılması, babanın çocukla görüşmesini ve çocukla ilgili alınacak kararlara katılımını engelleyebilir. Bu durum, geri dönülemez riskler doğurabilir. Bu sebeple, evlilik dışı ilişkilerden doğan çocukların yetiştirilmesinde her iki tarafın aile kültürlerine bağlı kalarak dengenin sağlanması önemlidir.

Ayrıca, ülkemizde resmi nikah yerine sadece dini nikahla evlenen anne ve babalardan doğan çocukların, erken yaşta kimlik alabilmesi ve sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesi konularında iç hukuk sisteminde henüz düzenlenmemiş ortak velayet konularına ihtiyaç bulunmaktadır.

Avukat Zeynep Albay ile iletişime geçerek, hukuki haklarınızı öğrenebilir ve profesyonel destek alabilirsiniz.
 

Telefon
WhatsApp
İnstagram
Telegram