Çocuk Pornografisi (Çocuğa Karşı Müstehcenlik) Suçu Nedir? (TCK 226/3)

Çocuk Pornografisi (Çocuğa Karşı Müstehcenlik) Suçu Nedir? (TCK 226/3)

Çocuk Pornografisi (Çocuğa Karşı Müstehcenlik) Suçu Nedir? (TCK 226/3)

Çocuk pornografisi suçu, diğer bir adıyla çocuğa karşı müstehcenlik suçu, toplumun ahlaki dokusunu zedeleyen ve genel edep kurallarına aykırı eylemleri cezalandırmak amacıyla düzenlenmiştir. Bu suç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanmıştır:
Müstehcen içerikli ürünlerin üretiminde çocukları, çocuk temsillerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullananlar, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa sunan, satan, nakil eden, depolayan, ihraç eden, bulunduran veya başkalarının kullanımına sunan kişiler için iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.
TCK’nın ilgili maddesinde iki ayrı suç tipi tanımlanmıştır:
1. Çocuk Pornografisinin Üretilmesi:  Müstehcen içerikli ürünlerde çocukların kullanılmasına dayalı bu suçun cezası, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Suçun kapsamına geniş bir tanım getirilmiştir; örneğin, bir çocuğun müstehcen görüntülerini cep telefonuyla çekmek bu suça dahil edilir.
2. Üretilmiş Pornografik Ürünün Dağıtılması:  Çocukların kullanıldığı pornografik materyallerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa sunulması veya diğer dağıtım faaliyetleri için verilen ceza, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasını içerir.
Çocuklara ait pornografik materyallerin basın yoluyla yayınlanması veya başka çocuklar tarafından görülmesinin sağlanması gibi durumlar ise cezayı ağırlaştıran unsurlar arasında sayılmıştır. TCK’nın 226. maddesinin 5. fıkrası bu durumu şu şekilde düzenlemektedir:
Bu tür içeriği basın ve yayın yoluyla yaymak veya başkalarının erişimini sağlamak yapan kişi altı yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına çarptırılır.


Çocuk Pornografisi Suçunun Unsurları
Çocuk Pornografisinin Üretilmesi Suçunun Unsurları
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na (TCK) göre, çocuk henüz 18 yaşını doldurmamış kişidir. Dolayısıyla, 18 yaşından küçük çocuklara ilişkin müstehcen her türlü ürün çocuk pornografisi suçunun kapsamına girer. Hatta, müstehcen içeriğin gerçek bir çocuk kullanılarak üretilmesi şart değildir; çocuk gibi görünen, çocuğa benzetilen ya da çocuk olarak tasvir edilen karakterler de bu suçu oluşturabilir. Örneğin, tamamen yapay bir çizgi film bile çocuk pornografisi suçuna konu olabilir. Suçun mağduru olan çocuğun cinsiyeti bir fark yaratmaz. Ayrıca, bu suç bir çocuk tarafından başka bir çocuğa karşı da işlenebilir.
Çocuk pornografisi suçunun oluşması için çocuğun rızasının veya yaşının bir önemi yoktur. Çocuğun yaşı 18'in altında olduğu sürece, hangi yaşta olduğu suçun işlenmesi açısından fark etmez. Örneğin, cinsel istismar suçunda 15 yaş üzeri bir çocuğun rızası bazı durumlarda hukuka uygun kabul edilebilir. Ancak, çocuk pornografisi suçunda mağdur çocuğun rızası hiçbir yaşta eylemi hukuka uygun hale getiremez; mağdurun rızası bulunsa bile fail cezalandırılır.
Suçun konusu sadece görüntüler değil, çocukların kullanıldığı müstehcen yazı veya sesler de olabilir. Çocuğun görüntüsünün, resminin veya sesinin kullanılması ya da yazılı veya sözlü içeriğe dahil edilmesi bu suçun oluşumu için yeterlidir. Burada "üretmek" ifadesi, müstehcen nitelikteki görüntü, yazı veya seslerin oluşturulması anlamına gelir. Çocuğun müstehcen ürünün herhangi bir bölümünde yer alması suçun oluşması için yeterlidir. Çocuğun cinsel aktivite içinde olup olmaması önemli değildir. Örneğin, müstehcen bir şekilde kız veya erkek çocuğunun cinsel organlarının göründüğü fotoğrafların çekilmesi veya çocukların cinsel içerikli bir şekilde birbirlerine sarıldıkları videoların yayımlanması bu suçu oluşturur.


TCK'nın 226. maddesinin üçüncü fıkrasında, müstehcen içerikli ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması yasaklanmıştır. Kanun koyucu müstehcen ürünlerin profesyonelce hazırlanmasını zorunlu kılmamaktadır ve bu ürünlerin şekli ya da üretim amaçlarında bir sınırlama getirilmemektedir. Müstehcen içerik olarak düşünülebilecek resim, film, video, fotoğraf, grafik, imge, heykel, çizgi film veya animasyon gibi görsel ya da sesli materyaller ile şarkı sözü, roman veya hikaye gibi yazılı ürünler de çocuk pornografisi suçunun konusunu oluşturmaktadır. Bu anlamda herhangi bir sınırlama söz konusu değildir.
Çocuklara ait müstehcen görüntüler, toplumun ortak değerlerini zedelemekte ve genel ahlaka aykırı olabilmektedir. Suçun gerçekleşmesi için çocuklara yönelik cinsel davranışların sergilenmesi ve cinsel arzuların tatminine yönelik hareketlerin bulunması gerekmektedir.
TCK'nın ilgili maddesinde "müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanmak" suç olarak tanımlanmıştır. Üretmek kelimesi "oluşturmak", "yaratmak" ve "meydana getirmek" anlamlarına gelir. Çocuğun müstehcen içerikte yer alması suçun oluşumu için yeterlidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun da belirttiği üzere, suçun gerçekleşmesi için müstehcen görüntülerin profesyonelce hazırlanması aranmaz ve şekli ya da üretim biçimi konusunda bir sınırlama getirilmez. Ayrıca suçun unsurları bakımından bu tür müstehcen ürünlerin izlenmesi, satılması ya da dağıtılması zorunlu değildir; bireysel amaçlarla üretilmiş olmaları da sonucu etkilemez.

Çocuk pornografisi üretme suçuna örnekler şunlardır:

- Çocuğun pornografik fotoğrafını çekmek,
- Çocuğu çıplak şekilde moda olarak kullanıp resmini yapmak,
- Çocuğu çıplak halde videoya almak,
- Çocuğa kendi cinsel bölgelerinin görüntülerini çektirip göndermesini sağlamak,
- Çevrimiçi görüşme esnasında çocuğun çıplak halde cinsel organlarını kaydetmek,
- Çocukla cinsel ilişki yaşayıp bunu kaydetmek,
- Çocuğun etek altı görüntülerini içeren video çekmek.

Yukarıda belirtilen ve suç teşkil eden bu eylemlerin cezası, TCK m.226/3 gereği, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasıdır.

Çocuk kullanılarak üretilen pornografik içeriklerin bulundurulması, depolanması veya dağıtılması da suçtur (TCK 226/3). Bu eylemlerin cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır.

Yargıtay uygulamasına göre, TCK md.226/3 kapsamındaki hareketlerin açıklaması:

1. Ülkeye sokmak; ithal etmek, bir ülkeye getirmek anlamındadır. İnternet veya başka bir yolla yapılırsa TCK’nun 226. maddesi değerlendirilmelidir.

2. İhraç etmek; müstehcen içeriği başka bir ülkeye çıkarmak demektir.
3. Çoğaltmak; kopyalamak ve miktarı artırmaktır. Kişisel kullanım dışı bir miktar olmalıdır.
4. Kullanıma sunmak; müstehcen ürünü birine verme veya kiralamak demek olabilir.
5. Bulundurmak; bu içerik üzerinde kontrol kurmayı ifade eder.
6. Depolamak; müstehcen içeriği saklamaktır.
7. Satışa arz etmek; içeriği piyasaya sunma veya satışa hazır hale getirmektir.
8. Satmak; içeriği başka birine bedel karşılığı devretmektir.
9. Nakletmek; müstehcen içeriği bir yerden başka bir yere taşımaktır.
Yukarıda sayılan davranışların herhangi biri işlendiğinde, TCK 226/3 kapsamında çocuk pornografisi suçu oluşur. Birden fazla eylemin yapılması tek suç olarak kabul edilmeli ancak failin cezası, TCK m.61'e göre daha üst sınırdan belirlenmelidir.

Müstehcenlik suçu bağlamında, bir ürünün depolanması veya bulundurulması söz konusu olduğunda, yalnızca tek bir müstehcen ürünün varlığı yeterli olabilir. Ancak, hukukun temel ilkelerinden olan kanunilik ilkesi gereği, salt olarak görüntülere bakmak veya seyretmek bu suçun oluşumu için yeterli değildir. Bilgisayarların işletim sistemleri ve internet tarayıcılarının özellikleri dolayısıyla, müstehcen verilerin bir internet sitesine girildiğinde otomatik olarak geçici dosya olarak kaydedilmesi, kullanıcının iradesi dışında gerçekleştiğinden suçun manevi unsuru olan depolama veya bulundurma kastının varlığını doğurmaz. Bununla birlikte, eğer kullanıcı müstehcen verileri kasıtlı olarak gizlemeye çalışmışsa veya bu verilerin geçici internet dosyalarında biriktiğini bilerek ve bu dosyaları açıp yeniden kullandığı teknik olarak tespit edilirse bu durum istisna teşkil edebilir. Aynı şekilde, müstehcen içeriklerin internet üzerinden veya başka bir yol ile indirilip sonra silinmesi suç oluşturmaz; çünkü bu veri ancak özel yazılımlar kullanılarak geri getirilebilir ve depolama veya bulundurma kastı yoktur. Ancak failin bu tür içeriklerle ilgili niyetine ilişkin ipuçları değerlendirilmeli: içeriklerin ne kadar süreyle tutulduğu, sayısı, özel klasörlerde organize edilip edilmediği ya da geri getirme maksatlı özel yazılımların bulunup bulunmadığı gibi faktörlerin teknik incelemesi gereklidir.

5237 sayılı TCK'nın 226. maddesinin 5. fıkrası, çocuklara yönelik müstehcen (pornografik) içerik barındıran ürünlerin dağıtımını ve yayınını ele almaktadır. Bu tür ürünleri basın ve yayın aracılığıyla yaymak, yayılmasına yardımcı olmak veya çocukların bu içerikleri görmelerini, dinlemelerini ya da okumalarını sağlamak, altı ila on yıl arasında hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki, cezayı ağırlaştıran yayın kavramı yalnızca gazete, dergi veya internet sitesi ile sınırlı değildir; aynı zamanda sosyal medya platformları ve uygulamaları da (X, Instagram, Facebook, TikTok, Telegram, WhatsApp vb.) bu kapsama dahildir. Eğer müstehcen içerikler internet aracılığıyla yayılıyorsa, bu eylem için içeriğin belirsiz bir sayıda kişiye ulaşabilmesi önemlidir. İçeriğin sadece belirli kişilere sunulması veya internetin bireysel iletişim amacıyla kullanılması durumlarında TCK'nın 226/5. maddesinde belirtilen yayma suçu oluşmayacaktır (Y4CD-K.2021/9009). Başka çocukların pornografik içerikleri görmelerini, dinlemelerini veya okumalarını sağlayan kişi de aynı şekilde altı yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile karşı karşıya kalır. Örneğin, bir çocuk üzerinden başka bir çocuğun cinsel ilişki görüntüsünü izleten kişi bu yaptırıma tabi tutulacaktır.

Çocuk Pornografisi Suçunun Cezası

Çocuk pornografisi suçunun cezaları açısından, çocukları veya çocuk gibi görünen kişileri müstehcen materyallerde kullananlar, beş ila on yıl arasında hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır (TCK m.226/3-birinci cümle). Bu tür ürünleri ithal eden, çoğaltan, satan veya depolayanlar ise, iki ile beş yıl arasında hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası alır (TCK m.226/3-ikinci cümle). Ayrıca, çocuk pornografisi içeriklerini basın veya yayın yoluyla paylaşanlar ya da çocukların bu materyallere erişimini sağlayanlara altı ila on yıl arasında hapis ve yine beşbin güne kadar adlî para cezası verilir (TCK m.226/5). Bu suçları işleyenlere hem hapis hem de adlî para cezası uygulanır.

Adli para cezasına çevrilme, erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması konularında; adli para cezası, bir suçun karşılığı olarak hapis ile birlikte veya tek başına verilebilir. Ancak, çocuk pornografisi cezaları adli para cezasına dönüştürülemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, belli koşullar yerine getirilirse cezanın etkisiz hale gelmesi anlamına gelir ve çocuk pornografisi üretimi suçu için uygulanamaz. Bununla birlikte, bulundurma veya dolaşıma sokma suçları en alt sınırda cezalandırılırsa, bu kararın verilmesi mümkün olabilir. Cezanın ertelenmesi, mahkemenin belirlediği hapis cezasının şartlı olarak infazından vazgeçilmesidir. Bu seçenek de çocuk pornografisi üretimi için geçerli değildir. Ancak, bulundurma veya depolama suçlarının cezası en alt seviyede belirlenirse, ertelenme kararı alma ihtimali bulunabilir.

Çocuk Pornografisi Suçu Şikayet Süresi ve Zamanaşımı

Çocuk pornografisi suçu, Türk Ceza Kanunu madde 226/3 kapsamında düzenlenmiştir ve şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından doğrudan soruşturulmaktadır. Bu suçla ilgili herhangi bir şikayet süresi bulunmamakla birlikte, kamu davasına şikayetçi olarak katılan bir kişinin şikayetten vazgeçmesi ceza davasının düşmesine yol açmaz. Suç, dava zamanaşımı süresine uyulmak şartıyla her zaman soruşturulabilir. Dava zamanaşımı, suçun işlenmesinin ardından belirlenen bir süre içinde dava açılmamışsa veya açılan dava yasal süre içinde sonuçlanmamışsa ceza davasının düşmesine neden olan bir hukuki kurumdur. TCK madde 226'nın 3. fıkrasının birinci cümlesine ve 5. fıkraya göre dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Ancak, TCK madde 226/3-ikinci cümlede belirtilen çocuk pornografisi suçunun dava zamanaşımı süresi 8 yıl olarak öngörülmüştür.

Çocuk Pornografisi (Çocuğa Karşı Müstehcenlik) Suçu Yargıtay Kararları

Çocuk pornografisi veya çocuğa karşı müstehcenlik suçları, Türk Ceza Kanunu'nun 226. maddesi kapsamında belirlenen önemli konulardan biridir. Bu maddenin üçüncü fıkrasında, çocukların müstehcen içerikli ürünlerin üretiminde kullanılmasının yasaklandığı belirtilmiştir. Çocuğun cinsel içerikli görüntülerinin, rızası olsa dahi, kaydedilmesi suç teşkil eder ve bu konuda Yargıtay'ın farklı kararları bulunmaktadır. Özellikle 15-18 yaş arasındaki bireylerin rızaları dahilinde olsa bile müstehcen içerikli görüntülerinin çekilmesi, Türk Ceza Kanunu'nun özel hayatın gizliliğine yönelik suçlamalara kapsamına girebilir. Burada tartışma konusu, sanığın bu eyleminin müstehcen görüntü üretimi olup olmadığıdır. Kanun genelde tüm müstehcen ürünlerin profesyonel hazırlığını gerektirmemekte ve ürünlerin hazırlanış şekli ile amaçlarına bir sınırlama getirmemektedir. Buradaki temel nokta, bir çocuğun bu tür içeriklerde kullanılmasıdır. Ayrıca, bu içeriklerin izlenip izlenmemesi veya satılma amacıyla üretilip üretilmemesi de önemli sayılmamaktadır. Esas olan, çocuğun bu tür bir içeriğe dahil edilmesidir. Bu bağlamda, 18 yaşından küçük olan mağdurenin görüntülerinin çekilmesi ve bu görüntülerin bilgisayar veya diğer cihazlarda depolanması, Türk Ceza Kanunu'na göre müstehcenlik suçunu teşkil edebilir. Dolayısıyla, sanığın eylemleri çeşitli suçların oluşmasına neden olabilir ve buna göre cezalandırılması gerekmektedir. Özellikle bu tür durumlar Yargıtay kararlarıyla da desteklenmektedir ve olayların hukuki analizleri bu kararlara göre yönlendirilmelidir.

Cep Telefonuyla Cinsel İlişki Görüntülerini Kaydetme Suçu

Cep telefonuyla cinsel ilişki görüntülerini kaydetme suçu, hukuki açıdan ciddi biçimde ele alınmaktadır. Suça sürüklenen bir çocuğun, olay tarihinde mağdurenin cinsel ilişki anındaki görüntülerini cep telefonuna çekmesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 226/3-c.1. maddesinde belirtilen müstehcenlik suçunu oluşturur. Ancak bu durum göz ardı edilerek, yanlış bir suç türü üzerinden kamu davasının şikayetten vazgeçme gerekçesiyle düşmesine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/2903 E., 2022/7502 K.). Aynı şekilde, suça sürüklenen çocuğun, mağdurenin çıplak görüntülerini gizlice kaydedip ifşa etmesi hem müstehcenlik hem de özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarına yol açmaktadır. Bu durumda aynı hareketle birden fazla suç oluştuğu için, en ağır cezanın uygulandığı TCK’nın 226/3-c.1. maddesine göre işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir; fakat yanlış bir değerlendirmeyle mahkumiyet kararı verilmesi bozma nedeni olmuştur (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/13170 E., 2018/439 K.). Onaltı yaşındaki mağdurenin cinsel içerikli görüntülerinin kaydedilmesi, müstehcenlik suçu kapsamına girmesine rağmen hatalı bir gerekçeyle beraat kararı verilmiş olması da bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/10412 E., 2017/4964 K.). Yargıtay Ceza Genel Kurulu, mağdurun rızası dışında kaydedilen cinsel mahremiyetine ait görüntüler nedeniyle sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal ve müstehcenlik suçlarından daha ağır olan müstehcenlikten cezalandırılması gerektiğini vurgulamıştır. Ancak yetersiz gerekçelerle sanığın yalnızca özel hayatın gizliliğini ihlalden mahkum edilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/15237 E., 2017/3123 K.).

Çocukla Girdiği Cinsel İlişkiyi Kaydetme Suçu

Sanığın, olay tarihinde on yedi yaşındaki mağdureyle yaşadığı cinsel ilişkiyi kaydetmesinin, Türk Ceza Kanunu'nun 226/3-c.1. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturduğu dikkate alınmadan, suç vasfının yanlış belirlenerek özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi, bir bozma nedeni olarak değerlendirilmiştir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/10057 E., 2022/6812 K.).

Çocuktan Çıplak Görüntülerini Çekip Göndermesini İsteme

Sanığın, çocuk mağdura çıplak fotoğraflarını çekip göndermesini istemesi ve bu fotoğrafları bilgisayarına kaydetmesi eylemi, müstehcen içerikli fotoğrafların üretiminde çocuğun kullanılması bağlamında değerlendirilmektedir. Bu durum, TCK'nın 226/3. maddesinin birinci cümlesinde belirtilen "müstehcen görüntüleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanma" suçunu oluşturmaktadır ve sanığın bu maddeye göre cezalandırılması gerekirdi. Ancak, sanık hakkında suç niteliğinde hata yapılarak TCK'nın 134. maddesine göre özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan hüküm verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/35846 E., 2016/3732 K.). Sanığın sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta, yaşı küçük olan mağdur ile arkadaşlık kurup onun üst kısmı çıplak haldeki fotoğrafını alması durumunda, mağdurun on sekiz yaşından küçük olduğu ve sanığın kaydettiği görüntülerin tespit edilmesi karşısında, eylemin yine TCK'nın 226/3- ilk cümlesindeki suçu oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu suç için kanunda belirtilen ceza 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Ancak, hükümde temel cezanın 2 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası olarak belirlenip indirim yapılması eksik ceza tayinine yol açmıştır ve bu durum bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/32664 E., 2021/29357 K.).

İnternet Üzerinden Çocuk Pornografisi Suçu İle İlgili Cezalandırma

Sanığa ait dijital materyallerde, çocukların kullanıldığı 74,389 resim ve 146 video dosyası bulunmuştur. Bu dosyalar, büyük erkek şahıslar ile küçük kız çocuklarının pornografik içerikli fotoğraf ve videolarını içermekte olup, 3-15 yaş aralığındaki kız çocuklarını kapsamaktadır. Söz konusu görüntülerin veri paylaşımını sağlayan "Skype" programı üzerinden diğer kullanıcılara gönderildiğini ve alındığını, ayrıca programdaki mesajlaşma içeriklerinde çocuk pornografisi kayıtlarının bulunduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar sanığın eylemi TCK'nın 226/3 ve 226/5. maddelerindeki iki ayrı suçu oluştursa da, sanığın bu görüntüleri internet ortamında yayınlaması nedeniyle TCK'nın 44. maddesindeki fikri içtima kuralı gereğince en ağır cezayı öngören TCK'nın 226/5. maddesi uyarınca uygulama yapılması gerektiği ihmal edilmiş ve TCK'nın 226/3. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmiştir. Bu durum, Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından bozma nedeni olarak değerlendirilmiştir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/18011 E., 2021/4929 K.).

Müstehcen Görüntülerin Üretiminde Çocuğu Kullanma Suçu (TCK 226/3-c.1)

Olayın değerlendirilmesine göre, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'ndan alınan raporda sanığın cep telefonundaki hafıza kartında bir fotoğraf ve beş filmde 14 yaşından küçük bir kız çocuğunun yer aldığı, müstehcen görüntülerde kullanıldığının belirtilmesi üzerine, dosya içeriğine göre sanığın bu suçları oluşturduğu kabul edilmiştir. Sanığın sübuta eren çocuk mağdura yönelik cinsel istismarda bulunduğu anları cep telefonuyla kaydetmesi ve hafıza kartında depolaması işlemi, 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince müstehcen görüntülerin üretiminde çocuğun kullanılması suçuna uygun görülmüş ve bu nedenle mahkumiyet kararı verilmiştir. Ancak suç vasfının yanlış belirlenerek TCK’nın 226/3-c.2. maddesi uyarınca hüküm kurulması bozma nedeni sayılmıştır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/8428 E., 2022/77 K.). Sanığın, olay tarihinde 14 yaşındaki mağdurun banyoda çıplak görüntülerini cep telefonuyla çekerek CD’ye kaydetmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 226/3-c.1. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu kabul edilmeden, suç vasfının yanlış belirlenmesi nedeniyle TCK’nın 134/1. maddesi ile mahkumiyet kararı verilmesi bozma sebebi olmuştur (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/4160 E., 2020/6274 K.). Sanığın, 14 yaşındaki kızının banyoda olduğu sırada onun fiziksel ve cinsel mahremiyetine ilişkin görüntülerini izni olmadan kaydetmesi, TCK'nın 134/1-2.cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmuştur. Ayrıca bu durum, toplumun genel ahlak kurallarına aykırı nitelikteki görüntülerin kaydedilmesi nedeniyle çocuğun müstehcen görüntülerde kullanılması suçunu da yaratmıştır. Sanığın mağdura ait müstehcen görüntüyü bilgisayara aktarması ise TCK’nın 226/3-2.cümlesinde tanımlanan depolama suçu kapsamındadır. Ek olarak, sanığın mağdurun yüzünü cinsel organları görünen iki kadının yer aldığı bir resimdeki kadının yüzüne yapıştırması eylemi, TCK’nın 125/1. maddesine göre hakaret suçunu oluşturur. Bu sebeplerle, TCK’nın 44/1. maddesinin yollaması ile aynı Kanun’un ilgili maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkûmiyet kararı verilmelidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2136 E., 2024/2115 K.).

Çocuğa Karşı Müstehcenlik (Çocuk Pornografisi) Suçunda İçtima

Çocuklara yönelik müstehcenlik suçları ve içtima kuralları, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında oldukça ciddi bir mesele olarak ele alınmaktadır. Özellikle sanığın mağdurun çıplak görüntülerini cep telefonuna kaydetmesi gibi eylemler, hem müstehcenlik hem de özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını bir arada barındırabilir. Böyle durumlarda, tek bir eylemle birden fazla suç işlenmesi nedeniyle, TCK'nın 44. maddesindeki fikri içtima kuralı gereği en yüksek cezayı öngören madde üzerinden hüküm verilmelidir. Ancak, bazı davalarda yanlış suç vasfı tespit edilmesi, bozmaya neden olmaktadır. Örneğin, çocukların kullanıldığı cinsel içerikli görüntüleri bulundurmak suçunda da aynı içtima kuralları geçerlidir. CD'lerde yer alan yasadışı cinsel içeriklerle ilgili TCK'nın 226/3 ve 226/4 maddeleri iki ayrı suçu ifade etse de, gerekli ceza verilirken fikri içtima kuralı göz önünde bulundurularak en ağır cezayı içeren maddeye göre hüküm oluşturulmalıdır. Buna benzer başka bir olayda, küçük yaştaki bir katılana ait müstehcen içerikli fotoğrafların sanık tarafından sosyal medya hesaplarından elde edilmesi ve bu eylemi sanığın itiraf etmesi durumunda hem müstehcenlik hem de özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşur. Dolayısıyla, yine en ağır cezaya hükmedilmesi için aynı kural uygulanmalıdır. Son olarak, sanığın mağdurun fotoğraflarını başkalarına yayma iddiası durumunda, örneğin savunmasında akrabaları uyarmak amacıyla bu fotoğrafları gönderdiğini söylemişse, yayınlama eylemi daha ağır cezayı gerektiriyor olabilir. Yanlış suç tanımlamalardan kaynaklanan hatalar bu tür davaların yeniden ele alınmasına ve kararın bozulmasına neden olmaktadır. Her durumda, TCK'nın fikri içtima kuralına uygun hareket edilmelidir.

Telefon
WhatsApp
İnstagram
Telegram